Yıl 1976, Mary henüz sekiz yaşında. Biraz garip tipler olan anne-babasıyla Avustralya’da küçük bir kasabada yaşıyor. Çamur rengi gözleri ve alnında kaka renginde bir doğum lekesi var. En sevdiği çay Earl Grey, bir gün Earl Grey adında biriyle evlenip İskoçya’da, bir şatoda yaşamayı hayal ediyor.
Max ise kırk dört yaşında, New York’ da yaşıyor. “İsimsiz Obezler” toplantılarına katılıyor ama en sevdiği yiyecek çikolata olduğundan zayıflaması konusunda pek ümit yok gibi görünüyor.
Kısacası, Max’de asperger sendromu var. Kendisini “rahatsız, hasarlı ve tedaviye muhtaç” görmese de “normal” insanların arasında yaşamak onun için hiç de kolay değil. Diğer tarafta ise Mary büyümenin zorluklarını aşmaya çalışırken, bilinmeyene doğru yaptığı yürüyüşte ailesinden çok Max’den destek görüyor.
“Mary ve Max” izlemeye değer, çok hoş, duygusal ve aynı zamanda eğlenceli, ironilerle dolu, gerçek bir dostluk ve yaşam hikâyesi.