Yine
eylül, yine tatil. Yine bir valiz kitapla yollarda çekilen eziyet
ve yine o kitaplardan sadece bir ikisini okuyup, diğerlerinin
kapağını bile açamadan, aynı yollarda, aynı eziyeti çekerek
kitaplıktaki yerlerine yerleştiriş. Aslında erken konuştum,
çünkü tatil henüz bitmedi. Hava her geçen gün biraz daha
tatlılaşırken, Akdeniz tüm mavişliği ile ısrarcı
misafirlerini kucaklamaya devam ederken ben de son dakikaya kadar
tatile devam diyorum.
Uzun
zamandır bekleyen kitaplarımdan biriydi Yaşam Kullanma Kılavuzu.
Her önünden geçişimde (kendisi biraz irice) bitirmeye ömrüm
yeter mi, zaman ayırmaya değer mi diye düşündüğümden bir
türlü başlayamadım. Evet ömrüm yetti ve evet bu roman için
ayırdığınız zamana fazlasıyla değer. Hatta hızınızı
alamayıp ikinci kez okumaya giriştiğinizi fark ederseniz de hiç
şaşırmayın.

Simon-Crubellier
Sokağı, No. 11 de bulunan on katlı apartmanın yaklaşık yüz
yıllık macerası, iç içe geçen yüzden fazla hayat, ve onların
birbirinden ilginç hikayeleri, yapboz teması etrafında birleşiyor.
Zengin bir İngiliz olan Bartlebooth, yaşamını tek bir şeye,
keyfi ve “kendisinden başka amacı olmayan” bir projeye adamaya
karar verir. On yıl boyunca resim yapmayı öğrenecek, yirmi yıl
süresince dünyayı gezerek yaptığı sulu boya deniz manzaralarını
Fransa'daki yapboz ustasına (Winckler) gönderecek ve Fransa'ya
dönünce bu 750 parçalık yapbozları her 15 günde bir tane olmak
üzere çözecek. Sonra özel bir kağıda yapılan bu yapbozlar
tekrar ilk yapıldıkları yerlere götürülüp özel bir solüsyona
batırılarak tamamen silinecek ve yok edileceklerdi. “Böylece
yaratıcısını 50 yıl boyunca seferber etmiş olan bu harekattan
hiç bir iz kalmamış olacaktı”
“Yaşam
Kullanma Kılavuzu”, deneysel romanın önemli isimlerinden Georges
Perec' in 1978' de yayımlanan ve aynı yıl Medicis ödülünü alan
romanı. 99 bölüm ve ekleri (dizin, kronoloji, hikayelerin
hatırlatılması) dahil 633 sayfasıyla ilk bakışta biraz göz
korkutsa da kapağını açtığınız anda sizi içine çeken,
merakınızı sürekli uyanık tutan bir kurguya sahip. Bu kurgu
okuru bir bulmacanın içinde olduğunu hissiyle anlatıya dahil
ediyor. Kitabın ilk sayfalarında “Bak, bütün gözlerinle bak”
ve “Göz yapıtta kendisi için hazırlanmış yolları izler”
cümleleriyle karşılaştığınızdan, okur olarak sizden bir
şeyler beklendiğini hissediyorsunuz. Bir yapboz ile karşı
karşıyasınız ve sanki yazar kendisini izleyerek yapbozu
tamamlamanızı bekliyor.
Kendi
adıma bunu yapamadım, yani yapbozu tamamlayamadım. Perec'in
okuyucusu için on yılda tasarladığı bütünü göremedim. Çünkü
Perec'le birlikte apartmanın dairelerinde, merdivenlerinde,
mahzenlerinde dolaşırken, büyülü, masalsı, inanılmaz,
heyecanlı öykülerini dinlerken, bolca kullandığı detaylar,
haritalar, duvarlarda asılı resimler, listeler, salata tarifleri,
film, konser ve reklam afişleri, kartpostallar, faturalar,
haritalar, kartvizitler, duvar ilanları, kahve kutuları, kitaplar,
menüler ve burada sayamadığım binlerce nesne ve hayat arasında
kaybolmuşken ve bundan da gayet mutluyken olayları akışına
bıraktım. Bu yüzden eğer romanı okursanız ve Winckler'ın neden
Bartlebooth'dan intikam almak için hazırladığı her yapboz'da ona
tuzaklar kurduğunu bulursanız bir zahmet bana da yazın :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder